Into The Wild, Christopher McCandless isimli Amerikalı bir maceraperestin gerçek hayat hikayesinden uyarlanmış bir film. Jon Krakauer’ın aynı isim de bir de kitabı bulunmakta. İyi bir üniversiteden mezun olmasına karşın kendini yolara vurup Alaska’da tek başına bir hayat yaşamayı seçen bir gencin hikayesi.
Lord Byron’un “İnsanı daha az sevmem ama doğayı ondan çok severim.” dizeleri ile başlıyor film. Muhteşem bir müzikle birlikte. Film boyunca da country tarzı Amerikan müzikleri ile devam ediyor Doğa ile başbaşa bir hikaye anlatılıyor filmde. Tek amacı Alaska’da bir yaşam sürmek olan Chris McCandless tüm kariyeni ve servetini geride bırakarak kendini yollara vurur. Mutluluğu yollarda arayan genç yolda karşılaştığı insanlarla hem güzel dostluklar kurar hem de onlara yaşama dair umutlar dağıtır. Şehir yaşamı boğar Chris’i. Tüm zorluklarına rağmen doğa ona kucak açar. Ancak çok sevdiği doğanın içinde üzücü finalle ayrılır. Aslında ayrılmaz bütünleşir.
Filmdeki fotoğrafik sahneleri çok beğendim. Her biri ustaca düşünülmüş sahneler. Bazen filmin içinde kendimi fotoğraf çekerken bulduğum oldu.
Sean Penn, Hollywood’un en sıradışı, en muhalif yönetmenlerinde. Filmde bu özelliğini çok güzel kullanmış. Amerikan kültüründen dolayı filmin vermek istediği mesajlar bize çok uzak olsa da film tam bir sistem eleştirisi. Beni etkileyen ve doğru yolda olduğum hissettiren bir çok sahne ile karşılaştım.
İzlediğim en iyi 3 yol filminde bir tanesi. Yollara sevdalı herkesin muhakkak izlemesini tavsiye ederim.
Filmin Künyesi
Yönetmen : Sean Penn
Yapım : 2007
Oyuncular : Emile Hirsch, Vince Vaughn, Catherine Keener
Tür : Biyografi, Drama, Macera
IMDB Puanı: 8.1/10