Vize’den ayrılıp İğneada’ya geçmeden önce Demirköy sınırları içerisinde yeralan Osmanlı sanayi tarihine ışık tutan bir yapıyı ziyaret ediyoruz. İstanbul’un fethinde de kullanılan topların ve güllelerin imal edildiği Fatih Dökümhanesi yada Osmanlı kayıtlarındaki ismi ile Samakocuk Dökümhane-i Amiresi .
Demirköy, demir madenlerine sahip olmasında dolayı Roma döneminden itibaren büyük öneme sahip olmuş. Fetihten önce Sultan Mehmet’in emri ile buraya Dökümhane inşa edilir. Fetihten sonra da yüzyıllar boyunca burada işlenen demir İğneada Limanı üzerinden İstanbul’daki Tophane, Tersane ve Humbarahane’ye sevk edilmiş. 1878’de Ruslar tarafında tahrip edilmesine rağmen üretime devam etmiş. Hatta 1913’te bir İngiliz şirketine imtiyaz hakkı bile verilmiş. Maalesef 1950’li yıllara kadar büyük bir kısmı ayakta olmasına rağmen bakımsızlıktan ve sahipsizlikten tahrip olmuş.
Dökümhane incelendiğinde zamanın şartlarına göre ileri teknolojiye sahip bir tesismiş. Mescit gibi yaşam alanları da dahil olmak üzere tam bir kompleks. 10.000 mtkare kapalı alana sahip olduğu tahmin edilmekte. Çoğunlukla mekanik aksam üzerine inşa edilen tesisin çalıştırılması için su gücü teknolojisinde faydalanılmış. Su çarkları ve kanallar inşa edilmiş.
Dükümhane sadece tarihi bir yapı olmaktan daha büyük bir öneme sahip. Baştan sonra Osmanlı savaş endüstrisinin yapımı olması onu önemli kılıyor. Kazı çalışmaları var devam ediyor. Tekrar kazandırılmaya çalışılıyor. Ancak Türk-İslam eserleri üzerine yapılan arkeolojik çalışmalar canımı çok yakıyor nedense. Kendi eserlerimize bile sahip çıkmadığımızın göstergesi gibi geliyor bana.
Kaynak : http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi160/d160_2225.pdf