Baharı karşılamanın en güzel yolu doğanın içinde olmaktır. Bunun için de doğa yürüyüşleri gibisi yok. Bu amaçla güneşli bir Pazar günü Trekking Time yürüyüş grubu ile düştük yollara. Rotamız iki yıl önce yine bir bahar günü yürüdüğümüz Yalova Samanlı Dağları. Parkur boyunca coşkun akan derenin yanında 4 şelale, iki göl, bir de gölet bize eşlik etti. Tabiatın yeniden dirilişine şahitlik ettik. Kuşların şakımasına, derelerin çağlamasına şahit olduk. Bu geziyi özel hazırladığım video ile bu güzelliğin her anını kayıt altına aldım. Youtube kanalımdan izleyebilirsiniz.
Video : Doğanın Sesi – Yalova Erikli Çifte Şelaleler Yürüyüşü
Yürüyüş
Çınarcık İlçesi Teşvikiye Köyüne 10 km mesafede araçla
rahatlıkla ulaşılabilen göller Delmece Yaylasında yer almaktadır.
Yürüyüşümüze Küçük Dipsiz Göl’den başlıyoruz. Haliyle bir de büyüğü var bunun. Yaklaşık 2,5 km mesafede Büyük Dipsiz Göl’e yürüyoruz. Bakmayın büyük ve dipsiz dendiğine. Derinliği 5-6 mt geçmeyen küçücük bir göl. Ancak etrafını saran güzellik insanı büyülüyor. Tertemiz havası ile feraflatıyor. İçindeki ağaç kökleri ile Bolu Sülüklü gölü andırıyor. Ayrıca Yalova’nın tek doğal gölü. Küçük Dipsiz Gölün fazla suyunun aktığı dere küçük bir şelale ile Büyük Dipsiz Göle ulaşıyor.
Gölleri arkamızda bırakıp dere kenarından Erikli Yaylasına doğru yürüyüşümüze devam ediyoruz. Bu bölgede orman bambaşka bir atmosfere bürünüyor. Yüzüklerin Efendisi hayranlarına Fangorn Ormanlarını anımsatacaktır. Hani şu konuşan, hareket eden ağaçtan yaratıklar. Anıt ağaç olabilecek derecede ihtişamlı ağaçlar da var dört bir tarafta.
Çifte Şelalelere yaklaştığımızı kulaklarımızı çınlatan su sesinden anlıyoruz. Önce büyük şelalenin altına iniyoruz. Ancak o kadar şiddetli akıyordu ki fotoğraf çekemedik bile. Kameralarımız yağmur altında ıslandılar sanki. Yukarı çıkıp küçük şelalenin güzelliği tanışıyoruz. Erikli Şelalesi olarak ün salan şelale bu aslında. Buradan akan su biraz önceki büyük şelaleye kaynak oluşturmakta.
Erikli Şelalesi’nin en karakteristik özelliği dar bir kaynaktan dökülen suların kayalara çarparak ters V oluşturması. Böylece çok zarif bir görüntü oluşuyor. Ancak bunu yaşamak için bahar aylarında gelmek gerekir. Yazın suyun azalması ile şelale neredeyse yok olmakta.
Çift Şelaleleri arkamızda bırakıp Erikli Yaylasını geçerek yüzyıllarca boyunca kullanılan katır yollarına giriyoruz. Bu yollar ormanın otobanı sayılır. Vahşi hayvanların kullandığı patikalar köylülerin katırları ile daha da genişlemiş yıllar içersinde. Yağmur sularının etkisi ile de derinleşmiş ağaç kökleri ortaya çıkmış. Haliyle esrarengiz bir yol meydana gelmiş. Bize de bunun keyfini sürmek düştü. Yol boyunca kurumuş yapraklara bastıkça çıkan hışırtı ruhu dinlendiren resitalde bir enstrüman gibiydi. Elbette bu ziyafette baş aktör uzaktan gelen su sesi.
Katır yolların parkurunda son şelalemizi görmek için derin vadiye giriyoruz. Mere Şelalesi Yalova’nın gizli ve gizemli güzelliklerinden. Ulaşımı oldukça zor. Çifte şelalelerden 10 km yürümemiz gerekti. Bu bile tüm güzelliğini görebilmeniz için yeterli olmadı. Dere kenarından şelalenin ancak 5’te 1’i görebildik. Çok yüksekten 45 derece eğimle bir tarafı açık kuyuya dökülüyor sanki. Geri kalanı için fotoğraftaki kayanın üstüne çıkmanız gerekiyordu. Karşı tarafa geçmemize de çoşkun akan dere izin vermedi.
Başka bir sefere farklı bir rota ile görmek dileği ile bu güzelliği kendi haline bırakıyoruz. Artık rahat ancak çamurlu bir yürüyüşle hedef noktamıza yaklaşıyoruz. Teşvikiye Köyü’ne yakın bir noktada dere üzerine bir gölet ve yapay iki şelale yapılmış. Sular altında kalan ağaçlarla gölet görsel açıdan çok hoş bir görüntü veriyor. Yapay dahi olsa doğa kendi kendini güzelleştiriyor.