Kültür-Sanat

Andre Gide : Kalpazanlar

Kalpazanlar

Andre Gide ile Mustafa Özel’in Roman Diliyle İktisat kitabında yaptığı yorumla tanıştım. Siyaset, iktisat ve iş dünyasına romanların sayfa aralarından bakan hocamız Andre Gide’nin Kalpazaları için şu ifadeleri kullanır :

Roman kalp (kalıp) bir paranın bulunması değil kalp bir babanın keşfiyle başlıyor. Modernlik bir bakıma “Babanın ölümü”dür : Gökteki babanın, tahttaki babanın, nihayet evdeki babanın. “Ancak bir piç doğal olabili” diyor yazarımı. Sonra keşifler devam eder. Kalp bir yazar, kalp dostlar ve en önemlisi romancının kendisi kalp.

Hiçbir şey senin için ailen,odan ve geçmişin kadar tehlikeli değildir.

Andre Gide

Romanın ismi Kalpazanlar olsa bile bu ifade yada konu litap bir kaç kez geçer sadece. Aslında romanın içinde yazılan romanın adıdır Kalpazalar. Romanın nasıl yazılması gerektiği üzerine de bir çok düşünceye yer verilmiştir. Benzer denemeleri tanzimat dönemi Türk eserlerinde görebiliriz.

Kitapta kalpazanlık salt olarak sahte para yerine kullanılmayıp sosyal ilişklerdeki sahtelikler için kullanılmıştır. Romanda kahramanların birbirleriyle ilintili yaşamlarına; karışık aşk ilişkilerine, aldatmalarına yani kalpazanlıklarına şahit olunmaktadır.

Andre Gide Kimdir ?

Andre Gide 19. yy Fransız edebiyatının kurucularından; aynı zamanda dönemin cesur sayılabilecek yazarları arasında yer almakta. Nobel Ödülü ile yazarlığı dikkat çeken Gide edebiyatın hemen hemen tüm dallarında eserler vermiş. Yaşamı boyunca toplumsal ve bireysel ahlakın en önemli ölçütünün, bireyin içtenliği ve kendisini tanıması olduğunu savunmuş. Genel ahlak anlayışına karşıt olarak bireysel özgürlüğü savunan Andre Gide eserlerinde de dönemin alışık olmadığı konuları eleştirel üslubuyla kitaplarında ele almıştır. Andre Gide ”Corydon” adlı eserinde homoseksüelliği savunmuş; kitap o dönemde kınanmış ve bir dönem Katolik kilisesi eserlerini 1952 yılında yasak kitaplar listesine koymuş. Yine de fikirlerini özgürce ortaya koymaktan vazgeçmeyen Gide Kalpazanlar kitabında da eş cinsellik, gayri meşru çocuk, yasak aşk gibi konuları genel ahlak anlayışını eleştirerek sorgulamıştır. Kalpazanlar ifadesi de bize bu ahlakı dayatanlar ve onu uygulayanlara bir göndermedir.


Andre Gide birçok romanı olmasına rağmen sadece Kalpazanlar ‘ı roman olarak nitelendirmiş ve farklı bir roman anlayışı ile birlikte ”Bach ‘ın füg sanatıyla müzikte gerçekleştirdiğini, edebiyatta gerçekleştirmeyi amaçladığını söylemiştir.

Kitaptan Alıntılar :

Pişmanlığı bana bırakın, o size göre bir şey değil.

Bazı bazı gerçekten yaşamıyormuşum da yalnızca yaşadığımı düşlüyormuşum gibime gelir.

Hiçbir şey herkes için iyi değildir, diyordum kendi kendime, ancak bazılarına göre iyidir, hiçbir şey herkes için doğru değildir, doğru olduğuna inanana göre doğrudur ancak.

Düşüncelerimi havalandırmak gereksinmesindeyim.

Herkesin hile yaptığı bir dünyada, gerçek insan bir şarlatan gibi görünür.

Tanrı benimle alay etti. Eğleniyor. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor bizimle, ben buna inanıyorum. Karşı koyamayacağımızı bildiği çekici şeyler yolluyor bize; gene de karşı koyduk mu daha fazla öç alıyor. Neden kızıyor bize? Sonra neden…

Düşünceleri ne kadar yoldan saparsa o kadar fazla sarılırlar ahlaka.

– Başkaları ellerinde bulunanı duyarlar, dedi; ben yalnız eksiklerimi duyuyorum. Para eksikliği, güç eksikliği, kafa eksikliği, aşk eksikliği. Hep açık veriyorum; hep geride kalacağım.

Yazık! En güzel yollar uçurumlarda bitermiş.

“Öyle kusurlar vardır ki, iyi kullanıldılar mı, erdemden de fazla parlarlar.” (La Rochefoucauld)

İnsan ancak bu kadar beceriksiz olabilir içindekini anlatmakta; ama belki de duyguları içten olunca beceriksizleşiyor.

Kitaplardan öğrendikleri, yaşamdan öğrendiklerinden çok daha fazla.”

Sokakta rastladığınız herhangi bir kimse, kendisine yaşamını verdiğiniz kimseden daha iyi anlar sizi…”

Yaşamda öyle kazalar olur ki, iyi atlatmak için biraz deli olmak gerekir. (LA ROCHEFOUCAULD)

Romancı, genellikle, okurun düş gücüne yeterince güvenmez.

“Ya kadınları sevmeyi seçmeli ya onları tanımayı; ikisinin ortası yoktur.” Chamfort

“Ruha gelen şeylerin hiçbiri basit değildir; ruh da hiç bir nesneye basit olarak sunmaz kendini.” Pascal

Haklı çıkmak istiyor hep, haksız olduğunu bildiği zaman bile.

“Bolluk ve rahatlık korkaklar yetiştirir; güç koşullar, güçlülüğün anasıdır.” Shakespeare

“Yanlış adım atmak herkesin başına gelir. Önemli olan, dayatmamaktır.”

”Bir yazarda bulunması gereken bütün nitelikler var sizde: Kendinizi beğenmişsiniz, iki yüzlüsünüz, hırslısınız, değişkensiniz, bencilsiniz…”
”Övgüye boğdunuz beni.”
”Evet, bütün bunlar çok güzel. Ama hiçbir zaman iyi bir romancı olamayacakısınız.”
”Çünkü?”
”Çünkü dinlemesini bilmiyorsunuz.”

“Bu dünyanın işleri ne kadar yavan / Düz ve yararsız görünüyor bana.” der Hamlet’te.

“Düşünceler ancak insanlarla vardır; ama işin dokunaklı yanı da burası; onların zararına yaşarlar.”

“Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez.”

– İşim çok acele, bugün konuşamayacağız.
– Ne çıkar! gökyüzünde buluşuruz! derim ona; ama işitmeye bile vakti yoktur.

“Hiçbir şeyin düzeltemediği kötü insanlar vardır; ‘adanmışlar’ deriz bunlara. Bunları sıkı tutmak zorunludur. Ama karşımızdaki iyi yaratılışlar olursa dizginleri gevşetebilirsiniz.”

Deniz ki; … büyük aynası
Umutsuzluğumun.

“Kendi yolunda” çok değerli bir adamdı; ama hangi yoldu bu yol, anlayamadım.

Bütün bu insanlar paradan başka bir şey düşünmüyorlar… yeryüzünde daha önemli hiçbir şey yokmuş gibi…

İnsanları tutkular yönetir, düşünceler değil.

“Yaşamın güç yanı, aynı şeyi uzun zaman,sürekli ciddiye almak.”

“Görüyorsun ya çocuğum, söylemiştim ben sana. Tanrı kendine güveneni yalnız bırakmaz.”

Birdenbire gitmeye karar verdim. Zamanıdır.
Kalmayı çok fazla istediği için gitmek!

Deniz üzerinde yollar vardır derler; ama bu yollar çizilmemiştir. Bernard kendi yolunun hangisi olduğunu bilmiyordu.

İyi bir roman daha çok saflık ister. Her şeyden önce de anlattığına inanması gerekir insanın.

Önyargılar, uygarlığın temel direkleridir.

Her araştırma bir yük yükler omzumuza.

Otuzuncu sayfaya kadar okudum, bir tek renk bulamadım, şöyle çizen bir renk bulamadım. Bir kadından söz ediyor,; giyisisi kırmızı mıydı, mavi miydi, bunu bile bilmiyorum. Renk olmadı mı bitmiştir, hiç bir şey görmem ben.

Şimdi bir kral gibi mutlu buluyor kendini. Hiç bir şeyi yok artık : Her şey kendisinin.

İnsanın , duyduğunu sandığı şeyi duyduğunu anladığım günden sonra , ruhbilimsel çözümleme benim için bütün ilginçliğini yitirdi . Duyduğu şeyi , duyduğunu sandığını düşünmeye başladım bundan dolayı .

Duygu alanında gerçek , düşten ayrılmaz . Sevmemiz için , sevdiğimizi düşlememiz yettiği gibi , sevdiğimiz zaman da sevdiğimizi düşlediğimizi düşünmemiz , daha az sevmemiz , sevdiğimizden biraz kopmamız , hatta ondan birkaç kristal koparmamız için yeterlidir . Ama bunu düşünmemiz için de önceden daha az sevmeye başlamış olmamız gerekmez mi ?

Üzülmeyin dostum, sözcükler ancak yayımlandığı zaman solarlar.

Gerçek dünya ile onun düşüncemizdeki yansıması arasındaki çekişmedir bu konu , hiç kuşkusuz böyle de kalacak . Görünüşler dünyasının bize kendini benimsetme biçimiyle , bizim dış dünyaya kendi özel yorumumuzu benimsetmeye çalışma biçimimiz yaşamımızın dramını oluştu rur . Olayların direnmesi , ülküsel kurgumuzu düşe , umuda , gelecek yaşama götürmeye çağırır bizi , buna inancımız orada ki bütün düş kırıklıklarımızla beslenir . Gerçekçiler olaylardan yola çıkar , düşüncelerini olaylara uydururlar .

Tutkularımız içinde , en az tanıdığımız tembelliktir ; şiddeti duyulmasa , yol açtığı zararlar çok gizli bile olsa , tutkuların en azgını , en kurnazıdır … Tembelliğin rahatlığı , ruhun gizli bir büyüsüdür , ruh onun yüzünden en ateşli kovalamaları ve en inatçı kararları birdenbire havada bırakır .
Bu tutku hakkında gerçek bir fikir verebilmek için tem belliğin , ruh için bir mutluluk , bütün yitiklerinin avuntusu olan , bütün iyiliklerin yerini tutan bir mutluluk olduğunu söylemek gerekir.

Fatih Yıldız

Recent Posts

Gandhi’den Yaşam Dersleri

Bu dünyada görmek istediğin değişiklik ol Hindistan'ın kuruluşunun zeminini hazırlayan Mahatma Gandhi'nin barış yanlısı yaşamı…

3 gün ago

Bir Kuzey Macerası - Jack London

Hep çok seyahat eden adamların arasına giriyordum, çünkü biliyordum ki aradıklarımı görecek ve hatırlayacak olan…

2 sene ago

Rose Adası Cumhuriyeti

Rosa Adası Rose Adası Cumhuriyeti, 1968 yılında İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın Adriyatik Denizi'nde kendi inşa…

3 sene ago

Elbeyli Kartalca Köyü : Atalarımın İzinde

Sivas Kartalca Köyü Elbeyli Kartalca Köyü, Sivas'a bağlı küçük bir köy. Dedelerimin köyü. Ancak yıllarca…

4 sene ago

Yedigöller Sonbaharın Çığlığı

Yedigöllerde Sonbahar Yedigöller, Türkiye'de sonbaharın en güzel yaşandığı yerlerinde başında gelir. Rengarenk ağaçları ile masalsı…

4 sene ago

SJCAM 4000 Aksiyon Kamerası Sualtı Çekimleri

https://www.youtube.com/watch?v=ZOlWrrZc1fo SJCAM 4000 aksiyon kamerası uygun fiyatına göre oldukça yüksek performansı ile dikkat çeken bir…

4 sene ago