Eminönü’nü, Yeni Camii’ni bilmeyenimiz yoktur. Hemen yanındaki tünelden geçip Sirkeci’ye yada Mahmutpaşa da gideriz. Ama o tünel niye yapılmış üstünde ne var bilmeyiz. Caminin kullanılmayan bölümlerinden birisidir herhalde deyip geçip gideriz. Haklısınız bilmemekte. Yıllarca kapalı kalmış, unutulmuş, yetmemiş talan edilmiş talihsiz bir mekan burası. Aslında burası camiden bağımsız külliye içinde inşa edilmiş bir kasır. Yani padişahlar için yapılan küçük köşklerden bir tanesi. Caminin içinde üst katta bulunan hünkar mahfiline bir kapı ile bağlanır. Bu yüzden Hünkar Kasrı olarak bilinir.
Kasrın inşaatı cami külliyesi ile birlikte 1597 yılında III.Murad zamanında başlar. Ancak çıkan yangından sonra harap halde yıllarca bekler. Sonra gelen padişahlarda ehemmiyet vermez. Tam 68 yıl sonra 1665 yılında Sultan IV.Mehmet’tin annesi Turhan Hatice Sultan’ın büyük gayreti ile tamamlanır. Hani derler ya doğuştan bahtsız diye. Kasrın inşaatındaki bu talihsizlikten yüzyıllar sonra benzer bir akıbet yaşar. Bakımsızlıktan 40’lı yıllarda kapatılan kasır bir daha açılmaz. Üstüne üstlük çinileri çalınarak Londra’ya kaçırılır.
Kasrın kaderi 2003 yılında İstanbul Ticaret Odası kasrı restore etmek için talip olması ile değişir. İzinleri bile iki yıl süren başarılı bir restorasyon çalışması ile 2013’te tekrar açılır. Çıkan sonuç ise restorasyonlarda bir ders niteliğinde. Her çini teker teker sökülere özenle restore edilmiş, kırık çinilerden orjinaline uygun yeni çini parçaları yapılmış, çalınan çinilerin bir kısmı bulunarak geri getirilmiş.
Hünkar Kasrı, padişahın ve saray kadınlarının namazdan öncesi ve sonrasında dinlenmesi için inşa edilmiştir. İki büyük odası, bir eyvanı ve bir de helası var. Cami zamanında deniz kıyısına inşa edildiği için bir odasının pencereleri denizi izlemek için özel yapılmış. Kasıra caminin kıble tarafında özel yapılan bir yokuş yol ile çıkılır. Bu sayede padişah atından inmeden kasrın kapısına kadar ulaşabilmekteymiş. Bunun bir benzeri Nuruosmaniye Camii’nde de var.
Kasrın en önemli özelliği elbette masmavi İznik çinileri. Çiçek bahçesi gibi tüm duvarları boydan boya kaplamakta. Gözün alabildiği her yer mavi. Deniz kıyısında olduğundan mıdır bilinmez kapılar haricide mavi dışında bir renk kullanılmamış.
Yolunuz Eminönü’nde düştüğünüzde kafanızı kaldırıp kasıra bir bakın. Muhakkak girmek isteyeceksiniz. Az bir zamanda bir tutam huzur bulmak için ideal bir mekan. Ayrıca giriş rapması sergi salonu olarak kullanılıyor. Farklı dönemlerde resim, hat, çini gibi sergileri gezme fırsatınız olacaktır.
Bu dünyada görmek istediğin değişiklik ol Hindistan'ın kuruluşunun zeminini hazırlayan Mahatma Gandhi'nin barış yanlısı yaşamı…
Hep çok seyahat eden adamların arasına giriyordum, çünkü biliyordum ki aradıklarımı görecek ve hatırlayacak olan…
Rosa Adası Rose Adası Cumhuriyeti, 1968 yılında İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın Adriyatik Denizi'nde kendi inşa…
Sivas Kartalca Köyü Elbeyli Kartalca Köyü, Sivas'a bağlı küçük bir köy. Dedelerimin köyü. Ancak yıllarca…
Yedigöllerde Sonbahar Yedigöller, Türkiye'de sonbaharın en güzel yaşandığı yerlerinde başında gelir. Rengarenk ağaçları ile masalsı…
https://www.youtube.com/watch?v=ZOlWrrZc1fo SJCAM 4000 aksiyon kamerası uygun fiyatına göre oldukça yüksek performansı ile dikkat çeken bir…